Zonguldak, Bartın (9-13 Haziran 2017)

Akçakoca’ya vardığımızda yağmurun habercisi kara bulutlar üstümüzdeydi. Yağış başlamadan kamp kurmak için Ceneviz Kalesini tercih ettik. Ancak oldukça harap edilmiş durumda. "Tadilat nedeniyle kapalıdır" diye bir tabela gördük. İçeriye bir girdik ki her yer çöplük içinde, en temiz yeri bulup etrafı da biraz toparrlayarak geceyi geçirebileceğimiz bir yaşam alanı oluşturduk.


Ceneviz Kalesi Kamp Alanımız

Sabah yoğun bir yağmurla karşılaştık, neyse ki tüm kamp ekipmanlarımızı toplamıştık. Yağmurdan korunmak için kale duvarlarının arasındaki oyuklara sığındık. Sağanak yağmur azalınca, üzerimize yağmurluk giysi ve ayakkabıları geçirip devam ettik. Yolda lastiğim patladı. Artık rutin, her gün birimizin lastiği kesin patlıyor. O esnada sağanak yağış tekrar başlamıştı. Terk edilmiş bir ev bulduk, lastiği tamir etmek için uygun bir yerdi. Lastiği onarıp yağmurun azalmasını fırsat bilerek tekrar yola koyulduk ancak meydanda yine bir sağanak yağmur yolumuzu kesti. 2 saat bekledik ve yağmur yavaşlayınca yeniden yola çıktık.


Kaleler bazen sığınaklardır

Ara ara bastıran sağanak yağışlara rağmen gün batmadan Zonguldak Alaplı ilçesine ulaştık. Orada bizi İstanbul'dan dostumuz olan Tolga'nın Dayısı karşıladı. Tolganın Dayısının Zonguldak Alaplı'da sürücü kursu vardı. Önce bize birkaç kamp alanı gösterdi sağolsun ancak hava yağışlıydı. Sonra otele yerleştirme teklifinde bulundu. Ama otel konaklaması bizim yolculuk karnemize pek uygun değildi. Kamp ve couchluk şeklinde konaklayarak Türkiye turunu gerçekleştirmek istiyoruz. Diğer seçeneğimiz ise sürücü kursuna ait minibüsün içinde geceyi geçirmekti. Geceyi minibüste geçirip güzel bir sabah kahvaltı yaparak yola çıktık. Alaplı’dan çıkmadan önce balıkçı çarşısında bulunan Özen Bisiklette çalışan Umut  dostumuz vardı onun da yanına uğradık ve eksiklerimizi giderdik. Yedek fren teli, bagaj lastiği gibi birtakım ihtiyaçlarımız konusunda yardımcı oldu. Aynı zamanda havanın yağışlı olması sebebiyle bize o gece evini açtı. Müthiş bir insan teşekkür ederiz.


Sürücü kursunun ofisi


Uzun ve ortalama %10 eğimli yokuşları aştıktan sonra, Zonguldak’ın Göbü adında bir koyuna giriş yaptık. Burada sahildeki kayalıkların hemen altında hem taş hem de dalgadan koruyacak doğal bir oyuk oluşmuştu. Sahilin girişindeki iki camping mekanı da ücretsiz kamp yapmak için bizim bahçemizi kullanın diyerek davette bulunsa da biz yalnız kalmayı tercih ederek o bahsettiğim doğal oyukta kampımızı kurduk. Ertesi gün yola çıktığımızda bir akaryakıt istasyonunda kısa bir mola vermek için durduk. Bizi dün camping alanında ücretsiz olarak konaklamaya davet eden kişiyle tekrar karşılaştık ve istediğiniz zaman uğrayabilirsiniz diyerek davetini yineledi. Bisikletle yolculuğun güzel yanlarından biri de bu olsa gerek. Siz farkında olmadan doğal yollarla dostlar ediniyorsunuz.

Bizim çocuklar

Bartın Merkez’e geldiğimizde muazzam bir üniversite bizi karşıladı. Bu üniversite sayesinde Bartın Merkez şekillenmiş ve gelişmiş durumdaydı. Aksi halde Bartın'ın merkezi beklentilerimin çok altındaydı.



Amasra’ya vardığımızda kendimizi o güzel yapısından alamadık. Amasra adeta bana orta çağı andırıyordu. Tepedeki Amasra deniz fenerine tırmandık. Hava oldukça iyiydi. Geceyi deniz fenerinin önünde uyku tulumlarımızda geçirdik.




Ertesi gün Ereğli'ye doğru pedallamak üzere yola koyulduk ...

Yorumlar